7 Kasım 2010 Pazar

DEV YAYIN BALIGI








yine ka-fa 1500 modundayken nereden çıktığı bilinmez yayın balığı konusu geçti..biraz mübalağa yaparak 10-15 metre boyu var söyleminden sonra 3 metreye kadar indik :) dedik ki, Yayın balıkları çok büyük olabiliyor 3 metreye kadar olanları var..

Karşıdan gelen cevap "3 metrelik balık mı olur ulen? olsa olsa 1 metre olsun..tatlı su da o kadar büyük balık olmaz.. denizde olsa hadi neyse.."

Gözümüzle gördüğümüzü iddaa etmedik tabi ama ara sıra balıkçıların forumlarına v.s. gözattığımızı ve oradan aklımızda kaldığını söyledik..

Yemeğine iddaaya da girerek süslemeyi yaptık :)

yine google dan yapılan 3-5 sorgu ile bulduklarımı buraya aktarıyorum.. bakalım hangimizin cehaleti aydınlanıyor..yemekler kimdenmiş görelim :)

YAYIN BALIĞI
Vikipedi, özgür ansiklopedi


http://tr.wikipedia.org/wiki/Baya%C4%9F%C4%B1_yay%C4%B1n_bal%C4%B1%C4%9F%C4%B1


Bayağı yayın balığı (Silurus glanis), Siluridae familyasından Avrupa'nın ikinci büyük tatlı su balığıdır. Yassı ve geniş kafası, geniş ağzı, dudaklarından sarkan iki uzun anteni ve çenesinden sarkan daha kısa dört anteni, kuyruğuna kadar uzanan alt-yüzgeci ve kafasının yakınında bulunan daha küçük bir sırt-yüzgeci vardır. Bayağı yayın balığı çok iyi duyma kabiliyetine sahiptir. Seksen yaşına kadar yaşayabilir.

Bayağı yayın balığının dişisi kilo başına 30.000 yumurta üretir. Erkek balık, yavrular yumurtalardan çıkana kadar yuvayı korur, bu süre, suyun sıcaklığına göre üç ila on gün arasında değişir.

Bayağı yayın balığı büyük, ılık gölleri ve derin, yavaş akan ırmakları tercih eder. Su akıntılarının oluşturduğu mağaralarda ve suya batmış ağaçların yanında barınmayı sever.
Alt dudağın üsttekinden daha öne çıkık durmasından da anlaşılacağı gibi, suyun ortasında ve suyun dibinde beslenir. Suni göllerde de üretilen yayın balığı yenilen bir balıktır. Ama yaşlı balıkların eti tatlı olmadığı için belli bir yaşa kadar yenilmesi gerekir; ozaman tadı dana etini andırır.

Bayağı yayın balıkları kuzey hariç Avrupa'nın her yerinde bulunur. Türkiye'de de büyük ırmaklarda ve baraj göllerinde bulunur. Fırat ve Dicle Irmaklarının dışında kalan akarsu ve göllerde yayılmıştır. 3 metreye varan uzunluğu ve 150 kiloya varan ağırlığı ile, mersin balığından sonra Avrupa'nın ikinci büyük balığıdır. Ama bu büyüklüğe ulaşan yayın balıkları çok nadirdir, son yüz yıl içinde, bu büyüklükte balık yakaladığını söyleyenlerin inandırıcı kanıtları yoktur. En son inandırıcı kanıtlar 19. yüzyıldan kalmadır. Yayın balığı ortalama 1,30 - 1,60 metre boyundadır. Bazen iki metreden daha büyüğünü yakalamak da mümkündür. Yakın zamanda yakalanan en büyük yayın balıkları Po ırmağında yakalanan 2,78 metre boyunda ve 144 kilo ağırlığında, Almanya'da yakalanan 2,49 metre boyunda ve 89 kilo ağırlığındaki yayınlardır. Fransa, İspanya ve Yunanistan'da da yaklaşık bu büyüklüklerde yayınlar yakalanmıştır.

Bayağı yayın balığı genellikle balıkla beslenir, ama solucan, sülük, böcek ve yengeç de yer. Belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra, kurbağa, fare, sıçan, ördek ve su kıyısında yaşayan kuş türleriyle de beslenir.

Yayın balığı efsaneleri

Balıkçılar, tuttukları balığın büyüklüğünü abartmaları ile meşhurdur, ama eğer anlatılan balık yayın balığı ise onları biraz daha ciddiye almak gerekebilir:
1985 yılında iki Yugoslav balıkçı, Tuna Nehrinde balığa çıkarlar. Oltalarına takılan dev yayın balığı onları tekneleri ile birlikte Tuna nehrinin akıntısına karşı 20 kilometre çeker. Nihayet yorulan balığı bir traktörün yardımıyla karaya çekerler; balık 3,5 metre boyunda ve 300 kilo ağırlığındadır.
Orta Çağdan kalma belgelere göre, yayın balıklarının suya giren küçük çocukları yedikleri olmuştur.

Kanıtlanmış olaylar2003 temmuz ayında Almanya'da yaşlı bir kadının köpeği serinlemek için suya girdiğinde, suyun yüzeyinde büyük bir ağız belirir ve köpek bu ağzın içinde kaybolur. Haber Almanya'da bütün gazetelerde ve televizyonlarda yer alır. Alman medyası bu yayın balığına Yakob adını verir.
Rusyada görev yapmış birinin aktardığına göre bu zamama yakalanan en büyük yayın balığı bir rus köylüsü tarafından ağ ile yakalanmış ve traktör yardımı ile karaya çıkarılabilmiştir. boyu 5.19 mt ağırlığı 321 kg dir.

( başkan kanıtlanmış ölçü 5.19 mt .... Yemek gelsin.. :)

Mekong dev yayın balığı

Vikipedi, özgür ansiklopedi


http://tr.wikipedia.org/wiki/Mekong_dev_yay%C4%B1n_bal%C4%B1%C4%9F%C4%B1

Mekong dev yayın balığı (Pangasius gigas), Pangasiidae familyasından Mekong ırmağının alt kısmında yaşayan bir yayın balığı türü.

Üç metre boyu ve 300 kilo ağırlığı ile en büyük yayın balığı türü ve belki de dünyanın en büyük tatlı su balığıdır.

Geniş yassı bir kafası, geniş bir ağzı, üst dudaklarından sarkan iki uzun anteni, kuyruğuna kadar uzanan bir kıç-yüzgeci ve kafasının yakınında bulunan küçük bir sırt yüzgeci vardır. Büyüklüğüne rağmen, Mekong dev yayın balığının dişleri yoktur ve sadece bitkisel gıdalarla beslenir.


Mekong ırmağı'nın alt kısmında bulunan ülkelerde Laos, Tayland ve Kamboçya'da yenilen bir balık olarak tutulur. Çok fazla avlanıldığından soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu yüzden Laos'ta bu balığa avlanma yasağı konulmuştur. Tayland ve Kamboçya'da henüz yasaklanmamıştır ama yasak tartışılmaya başlanmıştır.

2005 yılında Tayland'da 290 kilo'dan ağır ve üç metre uzunluğunda bir Mekong dev yayın'ı tutulmuştur. 10 ila 90 kilo arası Mekong yayın balıkları, Bangkok'daki Bung-Sam-Lan-gölünde olta ile sürekli tutulmaktadır.

Batı biliminde ancak 1930 yılından sonra ilk kez bu balıktan sözü edilmeye başlandı. O yılda bir batılı turist bu balığı, Kamboçya'nın Phnom-Penh kentinde bir yemek pazarında "keşfetmişti".

http://tr.wikipedia.org/wiki/Siluriformes

Avrupa'da ki en yaygın türü yayın balığı'dır. Bu 3 metre boya kadar varabilen tür Türkiye'ninde her yerinde bulunur. Türkiye'de ayrıca birde mezopotamya yayın balığı adlı ikinci bir türü mevcuttur.


http://www.yabantv.com/haber/1237-dev-yayin-baligi-yakalandi.aspx

DEV YAYIN BALIĞI YAKALANDI

Boyu 260 Santim Olan Balık, Tam 103,5 Kilo Ağırlığında.

http://www.haberfx.net/akincilarda-2-metre-uzunlugunda-dev-yayin-baligi-yakalandi-haberi-201857/

http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1278585455&year=2010&month=07&day=08


İZNİK’TE DEV YAYIN BALIĞI
Görenleri şaşkına çeviren yayının ağırlığı 95 kilo, boyu ise 2,5 metre olarak ölçüldü

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=912354&Date=03.01.2009&CategoryID=85
KARS- Sarıkamış İlçesi yakınından geçen Aras Nehri'nde bir balıkçı, oltayla 100 kilogram ağırlığında ve 2 metre 10 santim uzunluğundaki dev yayın balığı yakaladı.


BAŞKAN.. YEMEK + SALATA GELSİNNNNNNNNNNN... :):):):)
Neon cafe-barda.. ;)
http://www.neoncafebar.com/

4 Kasım 2010 Perşembe

"Darı" başlıca bir tahıl mıdır yoksa mısırın diğer adı mıdır?






Geçenlerde kalabalık bir ev ortamında yarışma izlerken tahıl başlığı altında bir soru soruldu ve şıklar içinde "Darı" seçeneği de vardı..

Soru yanlış hatırlamıyorsam..

Bulgur hangisinden yapılır?

a-) Darı
b-) Çavdar
c-) Buğday
d-) hatırlayamadığım bir tahıl cinsi daha.. :)

sorunun cevabı "buğday" onu direkt söyleyeyim..ama seçenekler arasında bulunan "darı" için " o zaten mısır olması imkansız " deyince bir kaçımız..içimizden daha "bilgili" olanlar " olur mu canım öyle şey, darı başlı başına bir tahıl..mısır değil" dedik..

Israrla; "ama izmirde mısıra darı derler..ben başka yerde darı duymadım o izmirden gelme dilimize yerleşmiş bir isim .." diyen arkadaşlarımıza ithafen ufak bir google sorgusu ile doğrusunu bildirmeyi kendimize görev bildik ..:)

dedik ki;
İzmirliler çekirdeğe çiğdem, mısıra darı, domatese domat, simite gevrek, miskete meşe v.s. diyerekten pek çok kendilerine özgü bir nevi ege şivesinin getirisi olarak bu isimleri kullanırlar..iyidir, güzeldir, hoştur izmiri de izmirlisi de..

ama meselemize gelirsek.. :)) "Darı" başlı başına bir tahıl cinsidir..hatta ben kendi tecrübemden söyleyeyim, evinizde beslediğiniz o muhabbet kuşlarının yemleri de "darı"dır. tabi ki daha pek çok yerde kullanılır..

(liseden sonra yaklaşık 1 sene kadar kuş,balık akvaryum, yemler v.s. gibi imalatı da içinde bulunduran bir firmada çalışmıştım ve depolarda çuvallarca gıda boyası ile boyanan "darı", diğer yemlerle karıştırılan karışım yapılan "darı"lar .. ben bundan o ortamda bahsetmedim, kaynadı gitti.. biraz da uzatacak enerjim yoktu .. falan filan milan.. :) neyse o zaman ne diyoruz. ?

"Alın bakın, Cahil Kalmayın ! " :)))

hee bu arada bir deyim de vardır..
"Serçeden korkan darı ekmez."

Yapmayı düşündüğü işin tehlikelerini göze alamayan kimse o işe girişmemelidir.


Darı


Vikipedi, özgür ansiklopedi
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dar%C4%B1

Darı  (Panicum miliaceum)

Familyası:
Buğdaygiller (Poaceae/Gramineae)

Türkiye'de yetiştiği yerler:

Güneydoğu, İç Anadolu, Karadeniz, Ege, Marmara ve Doğu Anadolu bölgelerinde

Tohumları buğday gibi besin maddesi olarak kullanılabilen, bir veya çok yıllık bitki. Memleketimizde insan gıdası ve hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Van Gölü kıyı bölgelerinde ve Hakkari'de darı türlerinden biri olan cin darı kavrulup taştan geçirilerek kavuzlarından ayrılır. Dane kısmı süt ve ayranla karıştırılır ve bir nevi ekmek yapılır. Bu darı aynı zamanda bozanın da hammeddesidir.
Koca darı, Muğla ve Hatay bölgesinde ekmeğin ham maddesidir. Koca darı nişastası dokuma sanayii için çok elverişlidir.
Darının yeşil kısımlarında bitki gençken durrin denilen bir glikozit bulunur. Bu, hayvanları zehirleyebilir. Onun için hayvanlara darılar çok taze ve yeşilken yedirilmemesi lazımdır. Bu gibi taze otları, gölgede 24 saat kuruttuktan sonra hayvanlara vermelidir.
Yurdumuzda en çok darı yetiştirilen illerimiz, sırası ile; Urfa, Diyarbakır, Zonguldak, Muğla, Siirt, Aydın, Hatay, Bitlis ve Adıyaman'dır.

İklim istekleri
Esas itibariyle tropik iklimin yerli ürünüdür. Fakat, mutedil iklime de iyi adapte olmuştur. Fazla yağıştan zarar görmez. Kum darı ve cin darı fazla rutubetten hoşlanmazlar. Darı tohumları 8-12 derecede çimlenirler. Darılar kurağa dayanıklıdır. Fakat kurakta gelişmeleri durgunlaşmaktadır. Kuraklık geçince hızlı gelişmelerine devam ederler.

Toprak istekleri
Koca darı, çok değişik toprak tipleri üzerinde yetişir ve iyi mahsul verir. Fakat en yüksek verim kumlu-killi topraklar üzerinde sağlanır. Kökleri çok derinlere inebilir. Diğer darı çeşitleri daha yüzden kök sistemine maliktirler. Fakat çok değişik toprak tipleri üzerinde yetişebilirler. Toprakların organik maddelerce zengin olması, verimin daha fazla olmasını sağlar.
Toprak işlemesi, ekimi, hasat ve harman
Toprak pullukla sürüldükten sonra, diğer toprak işleme aletleri ile ikilemeye ve gerekirse üçlemeye tabi tutulur.Kafi miktarda rutubet mevcut ise sun'i gübre veya çiftlik gübresi verilir. En iyi ekim zamanı mısır ekiminden takriben 2 hafta sonradır. Toprak sıcaklığı 13-15 derece olmalıdır. En iyi ekim şekli, aletlerle sıraya ekimdir. Ekim derinliği toprağın durumuna göre 1-3 cm, dekara atılacak tohum miktarı 0.5-5 kg kadardır. Tohumlar çimlendikten sonra, gerekli zamanlarda çapalama ve sulama işleri yapılır. Dane mahsulü için yetiştirilen darıların hasadı, danelerin renkleştiği zamandan birkaç gün sonra biçilir. Bir müddet demet halinde kurutulur. Daha sonra demetler toplanır, harman edilir.

Kaynak2
http://www.ziraatciyiz.biz/dari-yetistiriciligi-panicum-sp-t1021.html?s=de8d44e45c0d1cc71337e953cf7fff54&



Özellikleri:
Kurak iklim bölgelerinde yetişen bu bitkinin, tohumlarından yararlanılır.
Unundan çeşitli yiyecekler yapılır.
Faydaları:
Hamile hanımlara çok yararlıdır.
Sinirleri uyararak, kuvvetlendirir.
Zihni yorgunluğu giderir.

Değerlendirilmesi

Unundan ekmek yapıldığı gibi, çok nişastalı olması bakımından ispirto çıkarılmasında ve mayalandırılması ile de boza yapılmasında kullanılır. Kuşlara yem olarak verildiği gibi, özellikle Kuzey Afrika ülkelerinde en önemli besin maddesi olarak kullanılır.taneler ya haşlanıp lapa olarak yenir ya da öğütülerek unundan pide gibi yassı ekmek yapılır. Ayrıca bütün türlerin sapları ve taneleri hayvan yemi olarak kullanılır.

Afrika'nın en önemli tahıllarından biri olan, ayrıca ABD' de, Hindistan, Pakistan ve Çin'de büyük çapta tarımı yapılan kocadarmın birçok çeşidi geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları tohumlan için yetiştirilir; ekmeklik un elde edilen ve hayvanlara yem olarak verilen bu tohumlar bazı tropik ülkelerde bir çeşit alkollü içki yapmak için de kullanılır. Şekerdansı denen bir kocadan çeşidinin sapları tıpkı şekerkamışı gibi ezilerek içindeki tatlı özsudan şeker ve pekmez yapılır. Gene bir kocadan çeşidi olan süpürgedansının tohumları alındıktan sonra kurutulan sert saplı çiçek salkımlanndan da süpürge yapılır.

En çok SSCB, Çin ve Hindistan'da üretilen kumdan (Panicum miliaceum) yanm metre ile 1,5 metre arasında boylanır. Çiçek salkımları kocadarınınki gibi sık ve toplu değil, dağınık ve seyrektir. Ekildikten 6080 gün sonra tohumları olgunlaşan kumdan bütün darı türleri içinde en hızlı gelişenidir.Cindarınm tohumları (Setaria italica) yalnız öbür dan türlerininkinden değil bütün tahıllarınkinden daha küçüktür. Çin'de ve öbür Asya ülkelerinde lapa ya da ekmek yapılarak yenen bu tohumlar başka ülkelerde büyükbaş hayvanlara ve kümes hayvanlarına yem olarak verilir. Bu yüzden cindarınm yurdumuzdaki yaygın bir adı da kuşdarısıdır. Asya'nın güneyinde ve doğusunda, Afganistan, İran ve SSCB'de geniş çapta üretilen cindarınm ve öbür dan türlerinin tarımı Türkiye'nin Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yoğunlaşmıştır.


okudunuz cehaletinizi giderdiniz.."darı"sı bilmeyenlerin başına.. ;)

3 Kasım 2010 Çarşamba

Voltran kaç tane aslandan oluşuyordu ?









GİRİŞ :)
Geçen gün yine aramızda gereksiz konular geçerken konu eskilere gitti, oradan çocukluğa..oradan bizim zamanımızda ile başlayan cümleler başladı..e tabi bu yaşlanmaya başladığımızın da bir göstergesi..son zamanlarda böyle başlayan cümleleri sık kullanır olmaya başladık..
kimbilir belki yaşlandığımızdan belki eskiye olan özlemimizden..belki de her ikisinden.. :)

Neyse efendim laf döndü dolaştı, Voltran'a geldi.. hani hepimizin fanatiği olduğu aslanlar takımı :)
Aslanları sayarken 2-3 kişi kendimizden emin bir şekilde sanki o günleri tekrar yaşarmışcasına 5 aslandan bahsetmeye başladık..

ama 1-2 arkadaş ısrarla 5 değil 6 aslan vardı demeye başladılar.. kollar (2) , bacaklar (2) , kafa ve gövde ..

işte alın bakın cahil kalmayın serisi için bir konu daha belirivermişti kendiliğinden..
bu önemli konuda şüpheleri ortadan kaldırmak ve soru işaretlerini yok etmek bana bir misyon oldu :)
O zaman aşağıdaki ufak bir araştırma sonucu elde edilen bilgilerle voltran hakkında bildiklerimizi tazeleyelim.. ( önemli bu.. ;)




 GELİŞME ;)


Voltran


Vikipedi, özgür ansiklopedi  ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Voltran )


Voltran (İngilizce: Voltron; Japonca orijinal adı: 百獣王ゴライオン Hyakujū ō Go raion; anlam; Yüz hayvanın kralı beş aslan), 1980'li yıllarda televizyon için yapılmış bir dev robot konulu çizgi dizidir. Tam adı ise "Voltran:Evrenin Savunucusu"dur.
Daha sonra 1990'lı yıllarda tekrar üretilmiş ancak bu sefer Computer-generated imagery (CGI) tekniği kullanılmıştır.
Dizinin ana karakterleri 5 adet mekanik aslan robot ve bu robotları kumanda eden (pilot) 5 kahraman savaşçıdır. Her aslanın ayrı bir yeteneği vardır. Ancak bu 5 aslan bir tehlike anında bağımsız savaşabildikleri gibi bir araya gelerek dev bir robot olan Voltran'ı oluşturmaktadırlar.



  • İşte 5 Aslanın hikayesi..

http://www.youtube.com/watch?v=WIJhCJp7uFw

  • (diğer bir kaynak )
http://www.orgalink.net/orgalink/664/voltran






Voltran, orijinal adı Voltron olan bir Japon animasyon çizgi dizisidir. Yayına ilk defa 1984'te girmiş ve toplam 124 bölüm oynamıştır. Türkiyede'de TRT1 tarafından özellikle pazar sabahları yayınlanmış ve 80'li yılların çocukları arasında kısa zamanda efsaneleşmiştir. Çizgi dizi, evrenin uzak bir köşesinden gelen 5 aslan şeklindeki robotun ve bu robotları kumanda etmesi için eğitilmiş 5 kahramanın evrenden gelen kötülüklerle mücadele ederek Arus gezegenini koruması üzerine kurulmuştur. Aslan robotların her birinin farklı yetenekleri olsa da en büyük özellikleri birleşerek daha büyük bir robot olan Voltran'ı oluşturabilmeleridir.
Pilotlar ve aslanları.
Keith - Kaptan - Üniforması kırmızı - Siyah aslan - Kafayı oluşturuyor.
Lance - 2. Adam - Üniforması mavi - Kırmızı aslan - Sağ kolu oluşturuyor
Pidge - Teknik Adam - Üniforması yeşil - Yeşil aslan - Sol kolu oluşturuyor
Hunk - Koca Adam - Üniforması turuncu - Sarı Aslan - Sol bacağı oluşturuyor
Allura - Prenses - Üniforması pembe - Mavi Aslan - Sağ bacağı oluşturuyor
Voltran, Voltran, Voltran...:)



 SONUÇ  :p

Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda Voltran'ın 5 aslandan oluştuğunu görüyoruz. Ben eğer yanlış hatırlamıyorsam çizgi dizinin ilk bölümlerinde Mavi aslan ın pilotu farklıydı, zaten videosunda görebiliyoruz. Daha sonraları bir şeyler oldu hasta mı oldu, sınavları mı vardı tam hatırlamıyorum .. :) o boşlukta gizli bir bölmeden pembe kostüm çıkmıştı ve eksik pilotun yerine yedek pilot olarak Prenses Allura geçmişti..

yani ortada hatırladığım kadarıyla pembe aslan filan hiç olmadı sadece pembe kostüm oldu.. ve başlangıçta zaten 5 pilot varken 6. pilot olarak ortaya çıkan prenses allura bugünkü hafızaların karışmasına sebep oldu..
(bkz: Gemide kadın uğursuzluktur :P )


zaman zaman o ikisi değişiyordu bazen prenses bazen yine ilk pilotu mu kullanıyordu yoksa ilk pilotunu aforoz edip masabaşı iş mi vermişlerdi onu ben de tam hatırlayamıyorum..

ama şimdi üstünde düşününce bence yapımcıların kız çocuklarını da etkilemek adına yaptıkları ufak bir senaryo değişikliği gibi geliyor, ki bence başarılı olmuştur..o dönemdeki kız çocukları da voltranı severek izlemişlerdir..e tabi bunda televizyonda sadece tek kanalın olmasının da etkeni çok, en azından bizim ülkemizde.. :)

herkes siyah aslandı küçükken en karizmatik oydu çünkü.. genelde en baskın kimse siyah aslan da o olurdu.. mavi aslan olmak fasulye gibiydi..pilotu prenses ya..pembe kostüm filan.. bozar erkek çocuğunu.. ;)

siyahtan sonra en çok tercih edilen kırmızıydı..sarı ile yeşil boşta kalanların "iyi o zaman ben de sarı veya yeşil olayım .." dedikleriydi.. voltranın bir parçası olmak bile önemliydi o yüzden mavi aslan da sahibini bulurdu..( onun ilk pilotu erkekti olm diyerekten ..)

5 kişiden fazlaysa ortam bir aslanı 2 kişi de paylaşabilirdi.. kimse voltranın dışında kalmazdı kolay kolay.. ama herkes siyah aslan kimse önce onun ağzının içine bakardı.. tek aslanı 2 kişi alabilir mi diye o karar verirdi? diğerleri de onaylardı..

Örnek 2 kişi kullanımı :

"olm ben silahları kullanıyorum sen de kumandayı al.."  :)) 

şu anda bile voltran hep hafızalarımızdadır..

Hatta dilimize pelesenk bile olmuştur deyim tadında..

bir şey alınacak "hadi voltranı oluşturalım" dedin mi mesaj alınmıştır.. koalisyon kuralım ile eş manadadır :)



Voltran bizim için önemliydi çocukken..hem aramızdaki "lideri" belirlerdi gizlice.. hem de birleşmeyi, bütün olmayı..ortak hareket etmeyi öğretirdi bize..


( her zaman siyah aslanın ben olduğumu söylememe gerek yok sanırım .. ;)

11 Ekim 2010 Pazartesi

ikinci mesaj.. :)

aslında bu " Alın bakın cahil kalmayın " kavramı sadece 6-7 kişi arasında bilinen ve geçmişi belki 15 sene öncesine giden bir hikaye..

hikaye bize kalsın ;) amacını şöyle ifade edeyim..

bir muhabbet esnasında, kendi kendinize düşünürken, tvde bir şey izlerken, rakı masasında iddaya girerken ( genelde en çok bu :) ) v.s. kimselerin bilemeyeceği şeyler ortaya atılır ya ..veya abidik gubudik şeylerin merak edildiği tartışmalar..ya da o anda desteksiz olarak sallanan iddaalar..

genelde ne olur..? ya havada kalır ya da kim baskın çıkarsa onun dediği gibi kalır.. ki bu tehlikelidir.. nesilden nesile babadan oğula oğuldan toruna nasihat şeklinde ilerleyebilir...

e tabi biz de bu duruma duyarsız kalamazdık.. kalmadık..

Bizi yozlaştıracak, geleceğimizi yanlış yönlendirebilecek bu yanılsamadan kurtulmak ve ışığa ulaşmak için her böyle vaka-ı durum olduğunda, hemen ertesi gün google amcaya, ekşi abiye ve wikipedia teyzeye (iğrenç espiriler için ayrıca blog açacağım ) v.s. soraraktan elde edilen bilgilerden derleme bir bildiri hazırlamakta ve olay anında olay mahalinde bulunan ve eşgali belirlenen tüm cehalet kurbanı kişilere bu bildiriyi mail yolu ile göndererek insanlık için bize düşen görevimizi yerine getirmekteyiz..

tabi ki mail yolu ile bu misyonu sürdürmemiz malesef kısa ömürlü olduğundan eldeki tüm verileri de kaybetmiş bulunmaktayız.. :)

O zaman bunları blog yöntemi ile hayatta tutalım, zaman geçtikçe dönüp dönüp okuyalım.. kimi zaman bilgileri tazeleyelim, kimi zaman da bu bilgilere ulaşmamıza tetikleyen anılarımızı tazeleyelim diye düşündük..

he öyle çok aman aman nitelikli şeyler değil..sadece bizim merak etiiklerimiz.. ;)

örneğin;  bir keresinde alkollü iken takıldığımız "Akmerkezin aydınlatmasında kaç tane lamba kullanılmıştır?" gibisinden çok engin bir bilgiye ertesi gün yapılan araştırmalar sonucunda güç bela ulaşılmış ve bu konuda tüm herkes aydınlatılmıştır..(bak bu son kelime örneğe de uygun oldu ;)

masa büyüklüğündeki sazan balıklarından, boğazdaki akıntının yönünden, Map adlı hayali silah markasının varolup olmamasından, cruzier gemilerin abd den avrupaya kaç günde gelişinden tutun aklınıza gelebilecek her çeşit ilginç, gerekli gereksiz, yerli yersiz, ünlü ünsüz envai sorular ve gün yüzüne çıkartılmayı bekleyen cevapları ile burada olacağız..

Ve tabi ki hepsinde tek sloganımız.

"ALIN BAKIN CAHİL KALMAYIN.."

* Paylaşımlarda her zaman kaynak belirtilecektir ve hiç bir sorumluluk kabul edilmeyecektir .. ;)

İlk mesaj..

Aslında biraz da can sıkıntısından biraz da facebook, twitter v.s. gibi rutinlere alternatif arayışından olsa gerek, bir de blog olaylarına gireyim diye düşündüm..vakti zamanında bir kaç denemem olmuştu ama yahoo 360 sayfalarının kapanmasıyla birlikte yokoldu gitti..

bir kaç farklı blog açmayı ve kimselere beğendirme kaygısı olmadan keyfimce bunları doldurmayı düşünüyorum..

bunlar genelde alıntılarla doldurulacak ve belki zaman zaman kendi üretimlerimi de ekleyeceğim..bazen ise her ikisini entegre ederek derleme şeklinde yayınlayabilirim..

bloglardaki yazılar hiç bir amaca hizmet etmeyecektir..tamamen amatördür :)

kimi zaman güleceğiz, kimi zaman merakımızı gidermiş olacağız, çoğu zaman geyik yapacağız..ya da oralı bile olmayacağız.. ;)

o zaman vira bismillah diyelim..